Mersin, sadece masmavi denizi ve güneşli sahilleriyle değil, aynı zamanda kökleri derine inen geleneksel mimarisiyle de büyüleyici bir şehir. Bu mimarinin en çarpıcı örneklerinden biri ise, zamana meydan okuyan taş evler. Bu evler, sadece birer yapı değil, aynı zamanda geçmişin izlerini taşıyan, kültürel mirasımızı yansıtan canlı tanıklardır. Gelin, Mersin’in taş evlerinin gizemli dünyasına doğru bir […]
Mersin, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin kültürel mirasıyla dikkat çeken bir şehirdir. Toros Dağları’nın eteklerinden Akdeniz’in kıyılarına uzanan bu coğrafya, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda binlerce yıllık birikimiyle de büyüleyici bir atmosfere sahiptir. İşte bu zenginliği dünyaya tanıtmak ve koruma altına almak amacıyla Mersin’in UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeye aday olan
Mersin, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, stratejik konumu sayesinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Bu canlı ticaret hayatının en önemli tanıklarından biri de, günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi hanlardır. Bu hanlar, sadece mal alım satımının yapıldığı mekanlar olmanın ötesinde, farklı kültürlerin buluştuğu, konaklama imkanı sunan, hatta bazen siyasi kararların alındığı önemli merkezlerdi. Gelin,
Mersin, Akdeniz’in incisi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel zenginliğiyle göz kamaştıran bir şehir. Günümüzde modern yapılarla harmanlanmış olsa da, geçmişin izlerini taşıyan sokakları, yapıları ve anıları hala canlılığını koruyor. Bu yazıda, eski Mersin fotoğraflarıyla bir zaman yolculuğuna çıkacak, şehrin dününü ve bugününü karşılaştırarak unutulmaz bir şehir turuna çıkacağız. Hazır olun, Mersin’in gizemli
Mersin, sadece Akdeniz’in incisi değil, aynı zamanda binlerce yıllık bir tarihin de sessiz tanığı. Toros Dağları’nın eteklerinden masmavi denizine uzanan bu coğrafya, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, her birinden izler taşıyor. İşte bu zenginliği gün yüzüne çıkarmak için yapılan arkeolojik kazılar, geçmişe ışık tutarken, geleceğe de ilham veriyor. Gelin, Mersin’in toprak altındaki sırlarını, son keşiflerle
Mersin, sadece masmavi denizi ve lezzetli tantunisiyle değil, aynı zamanda tarih kokan taş duvarlarıyla da dikkat çekiyor. Binlerce yıl öncesine uzanan İpek Yolu’nun önemli bir durağı olan bu şehir, ticareti ve kültürü bir araya getiren kervansaraylara ev sahipliği yapmış. Peki, bu kervansaraylar Mersin için neden bu kadar önemliydi ve günümüze kadar nasıl ulaştılar? Gelin, bu
Akdeniz’in incisi, verimli toprakların ve stratejik konumun buluşma noktası… Mersin, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, her birinin izlerini derinlerde saklayan bir şehir. Sadece bir liman kenti değil, aynı zamanda zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle de dikkat çeken Mersin, geçmişiyle bugünü kucaklayan bir Anadolu mozaiği. Gelin, bu kadim kentin antik çağlardan
Mersin’in Silifke ilçesinde, yemyeşil Toros Dağları’nın eteklerinde saklı bir hazine yatıyor: Uzuncaburç Antik Kenti. Bir zamanlar Olba Krallığı’nın kutsal şehri olan bu antik kent, günümüzde hem tarihi dokusu hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Sadece taş yığınlarından ibaret bir ören yeri değil, aynı zamanda geçmişle bugün arasında bir köprü. Hazırsanız, bu gizemli kentin
Mersin, sadece Akdeniz’in incisi bir sahil kenti değil, aynı zamanda binlerce yıllık bir tarihin de canlı tanığı. Bu zengin geçmişi keşfetmek için en ideal noktalardan biri ise hiç şüphesiz Mersin Müzesi. Antik çağlardan günümüze uzanan geniş bir yelpazede, bölgenin kültürel mirasını gözler önüne seren bu müze, hem Mersinliler için hem de şehri ziyaret edenler için
